Çoğulcu Demokrasi Partisi Genel Başkanı Faruk Arslandok ve parti meclisinin bir kısım üyeleri 25.09.2021 tarihinde düzenlenen “Diaspora Çerkesleri, sorunlar ve çözümler” konulu sempozyuma katıldı.
Merkezi Kanada’da bulunan Circassian Repatriation Organization (CRO) ve Çerkes Kadınları Teavün Cemiyeti Derneği’nin birlikte düzenlediği sempozyuma Kuzey Kafkasya STK temsilcileri, akademisyenler ve davetliler katıldı. Sempozyum sabah yapılan iki oturumda davetli konuşmacıların yaptığı konuşmalar ve öğlenden sonra bütün davetlilerin katıldığı ‘’Çözüm Önerileri’’ konulu oturumlarla devam etti. Bu konuşmalar ve öneriler arasında öne çıkan başlıklar, dile getirilme sıklığına göre önem sıralamasına tabi tutuldu. Sempozyumda Çerkes toplumunun en önemli sorunları sıralamasında “kurumlar arasında iletişim ve iş birliği eksikliği” ve “diasporadaki Çerkes organizasyonlarının ortak hedefler doğrultusunda birlikte çalışmasına ve ortak güç yaratmasına olanak sağlayacak uluslararası bir örgütlenme ihtiyacı” öne çıkan en önemli iki başlık oldu.
Sempozyumda ÇDP Genel Başkanı Faruk Arslandok’un sunduğu bildirinin tam metnini aşağıda veriyoruz:
***
ÇERKES HALKININ İÇİNDE BULUNDUĞU DURUMA İLİŞKİN GENEL DEĞERLENDİRME
Faruk ARSLANDOK
Çerkes Halkının içinde bulunduğu durumu genel olarak şöyle özetleyebiliriz:
– Çerkes Halkı uğradığı soykırım ve sürgün sonucunda insan kaynağının büyük bir kısmını kaybetmiş olup, toplumsal gücü büyük ölçüde zayıflamıştır.
– Mevcut nüfusun büyük kısmı diasporada yaşamakta olup, anayurdunda azınlık durumuna düşmüştür.
– Ana yurdunun demografik ve coğrafi bütünlüğü bozulmuş ve zayıflamıştır.
– Hem ana vatanında hem de yaşadığı diğer ülkelerde dilini, kültürünü, kimliğini ve ulusal varlığını koruyup geleceğe taşıyamama tehlikesi altındadır.
– Rusya Federasyonu son 20 yıldaki idari ve yasal düzenlemeleriyle, karar ve uygulamalarıyla Çerkes Halkının dilini, kültürünü, kimliğini ve ulusal varlığını daha da aşındıracak bir yaklaşım içindedir.
– Türkiye’de yeterince güçlü bir örgütlenme ve varlık ortaya koyamaması, devletin de gönüllü, çoğulcu bir yaklaşım içerisinde olmaması nedeniyle dil, kültür, kimlik konularında istenilen seviyede gelişme kaydedilememektedir.
Bu içinde bulunduğu durum Çerkes halkının geleceğini tehdit etmektedir.
MEVCUT ZORLUKLAR
1-) Diasporada Çerkes Halkının örgütlülük oranı yeterli düzeyde değildir;
Türkiye’de var olduğu tahmin edilen Çerkes nüfusunun çok düşük bir oranı Çerkes örgütlenmesinin içindedir. Mevcut kurumların varlığını pozitif ve olumlu bulmakla birlikte ulusal varlık konusunda yeterince güç yaratacak organik bağ içinde değildir.
2-) Çerkes Halkı daha çok kültürel ve folklorik ağırlıklı bir yapılanma içerisinde olduğu için olaylara bakış açısı da bu çizgide gelişmiştir.
3-) Çerkes Halkının kendi adına siyaset yapma kültürü gelişmemiştir.
4-) Çerkes Halkının karşı karşıya olduğu sorunların çözümü için hem ana vatanda, hem de diasporada siyasi bir güç yaratması, varlık ortaya koyması gerektiği hususu yeterince, somut olarak dikkate alınmamaktadır.
5-) Çerkes Halkının sorunları büyük ölçüde siyasi olup, uluslararası boyutları vardır. Ancak, Çerkes Örgütlenmesi siyasetin dışında olduğu gibi uluslararası kurum ve yapıların dikkatini çekecek, haklı taleplerinde onların desteğini alabilecek bir düzeyde değildir.
6-) Çerkes Halkının çoğunluğunu etrafında toplayacak bir ideal ve gerçekçi, gerçekleştirilebilir ortak hedefler belirlenememektedir.
7-) Kültürel dernekçiliğin yanı sıra (son yıllarda olumlu bir takım girişimler olmakla birlikte iş dünyası, spor, sanat, edebiyat vb.gibi) hayatın her alanında örgütlenme yeterince gelişmemiştir.
8- STK örgütlenmesinin Çerkes Halkının ihtiyaçlarına uygun, iletişim, işbirliği ve birlikte iş yapma anlayışı zaman içerisinde ilerleme değil gerileme kaydetmiştir.
9-) Kurumlar arasında kişisel, siyasi, ideolojik, yaşam tarzı ve bir takım aidiyetleri ‘’Ulusal Varlık Meselesi’’nin önüne koyan bir ayrışma ve ötekileştirme söz konusudur. Kişisel ve kurumsal kibir ‘’Ulusal Varlık Meselenin’’ önüne geçmektedir.
10-) Çerkes Halkının güçlü ve anavatanıyla doğru zeminde ilişkilenmiş sivil bir örgütlenmeye ihtiyacı olduğu bir gerçektir. Ancak; diasporadaki sivil örgütlenmenin en büyük gücünün anavatanda sivil olmayan bir yapıya bağlanmış olması nedeniyle temel sorunlarla ilgili olarak etkili, rasyonel, gerçekleştirilebilir hedefler ortaya konulamadığı, doğru yönde inisiyatif geliştirilemediği de bir başka gerçektir.
Bütün bunlar Çerkes Halkının geleceğini yeniden güçlü bir şekilde kurma umudunun önündeki zorluklardır.
ÇÖZÜM
İçinde bulunduğu sorunlara karşı çözüm üretebilmesi için; Çerkes halkının güç üretmesi ve varlık göstermesi gerekiyor. Bunun için de dünyanın her tarafında yaşayan Çerkesleri ilişkilendirecek ve Çerkes halkının gücünü maksimum düzeyde birleştirecek, toplumun maddi ve manevi olanaklarını arkasına alacak güçlü, sivil bir örgütlenme anlayışına ihtiyaç vardır. Kurumlar arasındaki, dışlayıcılık, iletişimsizlik ve yabancılaşma topluma da yansımakta ve umutsuzluk üretmektedir. Bu umutsuzluk örgütlü güç oluşturmanın önündeki en büyük engellerden birisidir. Halbuki Çerkes Halkı için güçlü ve toplumun hem sayısal gücünü hem de maddi gücünü arkasına almış, hedefleri olan, umut yaratan bir örgütlenme hayati öneme sahiptir.
Çerkes Halkının; içinde bulunduğu durumu bir ‘’Ulusal Varlık Meselesi’’ olarak görmesi ve buna uygun refleksler geliştirmesi gerekir. Meseleye böyle bakıldığında Çerkes Halkının gelecekte güçlü bir şekilde var olabilmesi için gerekli olan fikir, bakış açısı ve aksiyonların dışındaki diğer bütün meseleler tali hale gelecektir. Bu yaklaşımın oluşturulmasında STK’lara önemli görevler düşmektedir. Kurumlar ve kişiler bu fikir ve bakış açısına olan katkıları oranında değer kazanacak ve işlevsel hale gelecektir.
Çerkes Halkı’nın geleceğini yeniden güçlü bir şekilde kurabilmesi için;
1-) Mevcut kurumların arasındaki ilişkiler düzeltilmelidir.
Çerkes örgütlenmesinin, kendi içinde barışı sağlamadan, mevcut örgütlenmedeki zafiyet ve eksiklikleri doğru tespit etmeden toplumun çoğunluğunu paydaş kılması, gücünü arkasına alması, karşı karşıya olduğu problemlere çözüm üretebilmesi ve etkili sonuçlar yaratabilmesi mümkün görünmemektedir.
Bunun için kurumlar bir araya gelip konuşabilmeyi başarabilmelidir. Kurumsal kibir ve kişisel egolarla dışlayıcı düşmanlıklar üreterek varılabilecek bir yer yoktur. Çerkeslerin kültüründe var olan samimi ve fikirlere değer veren diyalog anlayışının benimsenmesi birçok yanlış anlama ve ön yargıyı ortadan kaldırabileceği gibi empati yapma imkanı da yaratacaktır. Sürdürülebilir diyalog, sorunları çözmenin ve daha güçlü bir örgütlenmenin en kuvvetli zemini olacaktır.
Bu konuyla ilgili olarak, mevcut çatışmaların giderilmesinde ve ilişkilerin düzeltilmesinde etkili olabilecek, ilgili kurumların içinde, çevresinde veya dışında, konuya pozitif yaklaşan kişilerin de yer alacağı bir inisiyatif grubu oluşturulmalıdır.
2-) Mevcut örgütlenmenin zafiyetleri gerçekçi bir şekilde analiz edilmelidir. Mevcut örgütlenmenin neden istenilen düzeyde güç kazanamadığı ve daha güçlü bir örgütlenmenin oluşabilmesi için neler gerektiği gerçekçi bir şekilde değerlendirilmelidir.
3-) Uluslararası etki yaratacak güçlü bir örgütlenme gerçekleştirilmelidir.
Mevcut örgütlenmedeki zafiyetlerin gerçekçi bir şekilde analiz edilip değerlendirilmesi halinde; Dünyadaki bütün Çerkes kurumlarını, formel, informel yapılarını dil, kültür, kimlik ve ulusal varlık meselesine ilişkin konularda ilişkilendirecek, birlikte çalışmalarına ve uluslararası güç yaratabilmelerine olanak sağlayacak bir üst örgütlenme gerçekleştirilmesi gerektiği görülecektir.
4-) Çerkes halkı hem diasporada hem de anavatanda mutlaka siyasi bir güç olmalıdır. Siyasi alanı etkileyecek bir siyasi güç oluşturamadığı takdirde karşı karşıya olduğu sorunlara etkili çözümler üretmesi mümkün olmayacaktır.
Faruk ARSLANDOK