Çoğulcu Demokrasi Partisi (ÇDP), Kurumlarımıza yapmakta olduğu ziyaretler kapsamında 1 Ağustos 2018 Çarşamba günü saat 19:00’da Ankara Çerkes Derneğ’ni (AÇD) Ankara’daki yerinde ziyaret etti.
ÇDP yönetiminden Genel Başkan Faruk Arslandok, Genel Başkan Yardımcısı Günsel Avcı, MYK üyesi Emine Sezgin ve İstanbul İl Başkanı Ahmet Altunok’un katıldığı ziyarette AÇD Yönetiminden Başkan Demir Kızılkaya ve yönetimden Muhlis Sungur, Nurten Şimşek, Hülya Özdemir ve Şen Eser Tokmak hazır bulundular. Toplantı Başkanın hoşgeldiniz konuşmasından sonra aşağıdaki şekilde seyretti.
FARUK ARSLANDOK: “Parti olarak ziyaretler yapıyoruz kendimizi anlatıyoruz. Katılım ve destek talep ediyoruz. ÇDP kurulalı 4 yıl oldu. Haziran 2015’te genel seçimlere 9 bağımsız milletvekili adayı ile katıldık. 14.600 oy aldık.
Türkiye’de 6.000.000 dolayında Çerkes olduğunu kabul ediyoruz. Bu nüfusa rağmen Çerkesler siyasi mekanizmada kendi kimlikleriyle yoklar. Çerkesler 500.000 – 600.000 oyla, yani Türkiye’deki Çerkeslerin onda birinin oyu ile ülkede ciddi derecede görünür olurlar.
Son 2018 seçiminde gördük, 300 000, 200 000 dolayında oy potansiyeli olan partiler, kilit parti durumunda oldular. Türkiye’deki siyasi yapı iki bloklu bir yapıya dönüştü. AK Parti’nin 290 milletvekili var, parlamentoda tek başına yasa yapma gücü yok, dışarıdan asgari 11 milletvekilinin desteğine ihtiyacı var. Parlamento matematiğinin bu şekilde oluşması az sayıda milletvekili olan partileri bile etkili kılabiliyor.
Siyaset bir yanıyla; rakibin alabileceği potansiyel oyları azaltarak varlığını sayısal olarak ortaya koymaktır. Bu nedenle de etkili, somut ve ölçülebilir sonuçlar yaratmaktadır.
ÇDP gerçekte bir siyasi kimlik bilinci oluşturma projesidir. Çerkesce yayın yapan bir televizyon istiyorsanız, siyasetçiden isteyeceksiniz. Siyasetçi de eğer bir gücünüz varsa isteğinizi kabul eder. O gücü de oy potansiyeliniz ile kanıtlanabilirsiniz.
Şu anda parlamentoda bulunan Çerkes milletvekilleri Çerkeslerin oyları ve Çerkeslerin talepleri ile parlamentoya girmediler. Yine de, Çerkes kimlikleri nedeniyle, rica edildiğinde, bir kısım taleplerimizi dile getirebilirler, ancak buna da çok bel bağlamamak gerekir, çünki onlar öncelikli olarak mensubu oldukları partinin programı doğrultusunda hareket etmek durumundadırlar.
Çoğulculuğa inanıyoruz. Her ne kadar Çerkesler sayısal olarak Türkiye’deki 3. etnik çoğunluğu oluşturuyorsa da, kültürü kaybolma tehlikesinde olan diğer halkların da, örneğin, Lazlar, Kırımlılar, Pomaklar, Romanlar gibi, partimizde temsil edilmesinin önünde bir engel bulunmamaktadır.
Partimiz hakkında çok şey söylendi. Ateist, HDP li, AK Partili, Amerikan projesi… Partimiz bunların hiçbiri değildir.
Gelecekte ÇDP bir Türkiye partisi olabilir. Çoğulculuk da toplumdaki önemli sorunların çözümünde en etkili yaklaşım olabilir. Biz şimdilik bizi en çok ilgilendiren konu ile, kimlik konusu ile ilgiliyiz.
Siyaset STK ları, STK lar da siyaseti etkiler. ÇDP kurucu ve üyelerinin çoğunluğu, yıllarca STK’larımızda çalışmış, sorumluluk almış kişileriz. Ama siyasi bir yapının STK’lara bir üstünlüğü var. Siyasette ölçülebilir somut sonuçlarla hareket edilmektedir.
Aslında Türkiye’deki Çerkes nüfusun neredeyse % 90’ı STK’larımızda yoklar, bizim siyasi parti olarak ana hedefimizde halkın bu büyük kesimi bulunmaktadır. Ancak, göreceli olarak kimlik sorunlarına daha yakın insanlarımızın bulunduğu STK’larımızı da önemsiyoruz. STK’larımızın ÇDP’ye olumsuz yaklaşımlarının yaratacağı etki, verecekleri desteğin yaratacağı olumlu etkiden çok daha yüksektir. Bunun bir nedeni; olumsuz propogandanın kulaktan kulağa çok daha hızlı yayılması, bir diğer nedeni de; insanların yeni olan bir şeye/yapıya taraftar olmaktansa muhalif olmayı yeğlemeleri ve bu yapıyla ilgili olumsuz söylentileri uzak durmak için kendilerine gerekçe yapmalarıdır.
Sizlerden partimize destek bekliyoruz. Partiye üye olarak, parti organlarında görev alarak, üye olmasanız da önerileriniz ve maddi katkılarınızla partiye destek olabilirsiniz.
HÜLYAÖZDEMİR: “Keşke cumhurbaşkanı adayı çıkarsaydınız, adımız duyulmuş olurdu. Şimdiye kadar ÇDP’ye kızgındım ama bundan sonra izleyeceğim”.
ŞEN ESER TOKMAK : “ İnsanların tepkisini almadan yayılmak lazım”.
FARUK ARSLANDOK: “ Kimlik bilincinin ne anlama geldiği çok iyi bilinmiyor. Dil bilmek, sosyal çevrenin Çerkeslerden oluşması, kültürel Çerkes aktivitelerini izlemek doğrudan kimlik bilinci taşıdığımız anlamına gelmiyor. Kimlik bilinci, ulusal varlığımızın, kimliğimizin, dilimizin ve kültürümüzün geleceğine ilişkin alınan pozisyonla ilgilidir. Geçmişte yaşamının her anını Çerkeslik ve Çerkes kültürünün (xabze’nin) kurallarına göre yaşayan, yaşam dili Çerkesçe olan büyüklerimiz ne yazık ki bu anlamda kimlik bilincinden yoksun oldukları için geleceğe ilişkin bir vizyon oluşturup sonraki kuşaklara aktaramamışlardır. Tabii bunda ülkenin içinde bulunduğu koşulların ve katı baskıcı, ulusalcı, tektipleştirmeci devlet ideolojisinin de önemli bir etken olduğunu belirtmeliyim. Konuya Uzunyayla özelinden bakacak olursak; Uzunyayla neredeyse küçük bir Çerkes Cumhuriyeti gibi algılanmış ve adeta değişmeden öyle kalacağı zannedilmiştir. Bir başka enteresan durum da; Uzunyayla’da geçmişe ilişkin söylencelerde sürgün ve soykırımla ilgili kaydadeğer bir şeyin yer almamasıdır. Bu konuda da bilinç oluşturacak bir bilgi aktarımı bulunmamaktadır.
ŞEN ESER TOKMAK : “Eskileri konuşturmaya çalıştığımda ’Acıları taşımak doğru değil, yeniden o kötü pozisyonda olmak hoş değil’ derlerdi. Ve genç nesillere kanıt taşımak istemediler”.
FARUK ARSLANDOK: “Kamu olanaklarından yararlanmak için iktidara teslim olmak da doğru değil. İktidar belediyelerinden destek alan bir kısım STK’larımız iktidar partisini ve belediyelerini ‘küstürmeyelim’ diye ÇDP’yi desteklemekten çekiniyorlar. ‘Aferinlenme’ sadece devlet katında değil toplum içindeki ilişkilerde de oluyor. STK lar sayesinde bugüne geldik ama bu yeterli değil. Rusya’daki son anadil yasa taslağı Rusya anayasasına da, doğal hukuka da, Evrensel insan haklarına da aykırı. Kaf-Fed tüm STK’ları davet ederek ortak bir toplantı düzenliyor. Bu iyi bir şey. Görünür olmak, görünürlük, hayati bir şeydir.
DEMİR KIZILKAYA : “ Şimdiye kadar parti hakkında çok bilgili değildik, tanımıyorduk, başlangıçta sıcak bakmadık. Kenan Kaplan’a 1000 oyum olsa bir tane vermem demiştim; tavırları nedeniyle. Benim Vacit Kadıoğlu ile birlikte Kaf-Fed yönetiminde bulunduğum dönemde, Kenan Kaplan’ı tanımıştım. Anayasa çalışmaları sırasında Kenan Kaplan’la bir bey Federasyon Merkezine geldiler. ‘Birlikte çalışırız’ dediler. Hatta resimler çekildi. Ama sonra öğrendik ki meğer kendi dosyalarını meclise vermişler. Ama bunu bize söylemediler. Samimiyetsiz bulmuştum.
Faruk Bey, sizi tanıyoruz. Uzun menzilli bir yoldasınız. Allah başarılı kılsın. Şimdi neden kendi insanımıza destek olmayalım. Aydınlandık, destek oluruz elbet.
2015 seçim arefesinde Kayseri’de idim. Çoğunluk müthiş AK Partili olduğu halde, 8/10 oranında Emine Sezgin’e destek vardı.
NURTEN ŞİMŞEK: “Bizdeki asıl sorun özgüven eksikliği”.
ŞEN ESER TOKMAK : “Çerkeslerde her kişi bireysel olarak bulunduğu kurumda en iyisidir. Fakat birlikte hareket özelliği ve yeteneği yok. Federasyonlar kutuplaşmamalı, hatta yakın işbirliği içinde olmalı”.
DEMİR KIZILKAYA : “Derneğimizle ilgili de bilgilendirme yapalım. Ciddi faaliyetler yürütülüyor. 5 yaş altındakilere, 5- 14 yaştakilere ve daha büyük gençlere, ayrı ayrı guruplar halinde, folklor çalışmaları, dil dersleri; bayanlara el işleri çalışmaları yürütülüyor. Yakında açılacak serginin hazırlıkları hızla devam ediyor”.
AÇD’ne ziyaretimiz ikram edilen nefis psıhalive partisiyle sona erdi.
269