Çoğulcu Demokrasi Partisi (ÇDP) heyeti, STK’larımızla bir araya gelme faaliyetleri çerçevesinde, Temmuz ayı sonunda gerçekleştirecekleri 2. Uluslararası Orhanlı Çerkes Festivali organizasyonuyla yaklaşık bir yıldır Türkiye gündeminde olan Balıkesir Orhanlı Köyü Çerkes Kültür Derneği’ni ziyaret etti.
5 Temmuz akşamı gerçekleşen buluşmada öncelikle köyleri hakkında bilgi veren Dernek Başkanı Mehmet Aydemir, Balıkesir İline bağlı köylerinde Abzeh ve Şapsığ ağırlıklı 60 hane Çerkes bulunduğunu, 1992 yılında Adigey’in ünlü Dans Topluluğu Nalmes’in köylerinde büyük bir gösteri yaptığını, bu yıl da derneklerinin 16 dönüm ve 20 bin insan ağırlama kapasitesi olan alanda Uluslararası Çerkes Festivali’nin 2. sini gerçekleştireceklerini, bu festival için şimdiye kadar 5 belediyeden ve bazı iş adamlarından sponsorluk sözü aldıklarını, festivali gerek ulusal medyadan, gerekse de Anavatan basınından geniş bir gazeteci topluluğunun takip edeceğini, Adigey Cumhuriyeti Kültür Bakanı’nın da katılma olasılığı bulunduğunu açıkladı.
“İnanmak başarının yarısıdır, bizler de inanarak yola çıktık” diyen Başkan Aydemir, hiçbir federasyona bağlı olmadan bağımsız çalışmayı tercih ettiklerini, kurumlar arası çekişmelerin içinde olmak istemediklerini, tüm STK’larla işbirliği yapmakta olduklarını belirtti. Geçtiğimiz günlerde İstanbul’dan Adige Khase Derneği’nin “bir katkımız olur mu?” diye ziyaretlerine gelmesinden çok memnun kaldıklarını, ÇDP’nin ziyaretinden de aynı şekilde memnun ve mutlu olduklarını söyledi.
ÇDP Genel Başkanı Faruk Arslandok başarı hedefli girişimleri için Orhanlı Derneği yönetimini tebrik ettikten sonra, Parti’nin kuruluş amacı ve çalışmaları hakkında bilgi verdi.
Türkiye’de yaşayan 6 milyon civarındaki Çerkes kökenli nüfusun Türkiye’de 3. en kalabalık etnik grubu teşkil ettiğini belirten Arslandok, “Ne yazık ki bu halkın çoğunluğunda kimlik bilinci, gelecek ile ilgili bir endişe ve kaygı yok” dedi. “Bir insanın Çerkes olması, yani Çerkes olarak doğmuş olması otomatik olarak kimlik bilinci vermiyor. Kimlik bilinci, öncelikle gelecek ile ilgili endişelerin ve kaygıların olması demektir” diyen Arslandok, Çerkeslerin ‘asimilasyon’, yani ‘kültür ve kimliğin giderek yok olması’gibi çok ciddi bir sorunla karşı karşıya olduğunu belirtti. Devlet resmi anlamda bir kimliği tanıyıp destek verirse o kültürün asimilasyonun ancak bu yolla önlenebileceğini ifade eden Arslandok, Çoğulcu Demokrasi Partisi’nin Ağustos 2014’te halkımızda kimlik bilincini geliştirmek, kültürü görünür kılmak, Çerkeslerin taleplerini devlet katında dile getirmek ve takipcisi olmak amacı ile kurulduğunu söyledi.
“Bizim halkımızda ‘Aferinlenme Sendromu’ var diyen Arslandok, insanların bulundukları mevkilerde, güzel geleneklerinden edindikleri iyi ahlak nedeniyle takdir gördüklerinde bununla yetindiğini, bu takdir görme pozisyonunu yitirmemek için kimlik ve asimilasyon sorunlarını ortaya koymaktan çekindiğini söyledi. “Çerkesler yalnız ‘iyi vatandaşlar’ değildir. Yani, iyi vatandaş olmak yeterli değildir. Bu iyi vatandaşların demokratik hakları da vardır. Bu hakları talep etmeleri yadırganmamalıdır” diyen Arslandok şöyle devam etti: “Demokratik taleplerin demokratik yollardan elde edilmeye çalışılması gerekiyor. Türkiye’de yıllardır iktidarda ve muhalefette olan siyasi partiler içinde Çerkes kökenli milletvekilleri oldu ve halen de var. Ama herhangi bir siyasi partinin kadrosu içinde parlamentoda bulunmak, o partinin programları dışında bir çalışmaya olanak tanımıyor. Bu nedenledir ki şimdiye kadar çeşitli parti kadroları içinde parlamentoya girmiş Çerkes milletvekillerimiz Çerkeslerin kimlik ve kültürünü koruma ve geleceğe taşıma yönünde bir mücadele vermedi. Yapabildikleri, son yıllarda, 21 Mayıslar arefesinde mecliste Çerkes sürgünü ile ilgili konuşma yapmanın ötesine geçebilmiş değil. Dolayısı ile başka partilerin kadroları içinde parlamentoda bulunmak Çerkeslerin asimilasyon sorunlarına çözüm üretmiyor. Hele hele, şiddet ve terörle ilişkili görülen siyasi partiler içinde yer almaları halinde o parti yönetiminin göz yumacağı şiddet ya da terör eylemlerine, partinin tüm milletvekilleri onay veriyor pozisyonunda olurlar. Doğru olanı, en başından milletvekili adaylarının faaliyet göstereceği alanı belirlemesidir. Çoğulcu anlayış ile Çerkesler ve kimliği ile temsil edilmeyen diğer T.C. vatandaşlarının temsilcisi olmak için, bu halkların sorunlarını yasama organına taşımak ve takipcisi olmak için parlamentoya girmek istendiği açıklanmalıdır. Çoğulcu Demokrasi Partisi bunun için kuruldu ve bunun için var. Parti tüzüğünü benimseyen, bu yolda çalışmak isteyen herkes partinin tüm organlarında görev alabilir, parti şemsiyesi altında seçimlere katılabilir.”
Faruk Arslandok’un sözlerine destek olan ÇDP Kurucu Üyesi ve Parti meclisi üyesi Emine Sezgin, “Türkiye’de Çerkesler direkt ve çok yıpratıcı bir mağduriyet yaşamadılar. En önemli mağduriyet Güney Marmara Sürgünü oldu. Bunun dışında Çerkes Ethem üzerinden hain damgası yemek korkusu ve evlerinde bile Çerkesçe konuşmanın yasaklanması baskısı ile sindirildiler. Sahip olduklarını yitirmemek adına, bulundukları mevkilerde aldıkları ‘aferin’lerle yetindiler. Son yıllarda Türkiye’de demokratikleşme adına birçok adımlar atıldı ki, ÇDP de bu sayede kurulabildi. Ama hala halkımızda, demokratik taleplerde bulunmakla ‘Siz de mi devlete karşı çıkıyorsunuz? Sizde mi ülkeyi bölmeye kalkıyorsunuz? ‘ gibi suçlamalara maruz kalmak korkusu var. Bu nedenle ÇDP’ye uzak duran çok kişi var” dedi.
Çerkeslerin bu korkuları yenerek siyasette olması gerektiğinin altını çizen Emine Sezgin, şimdiye kadar STK’larımızda yapılanların kazanç olduğunu, yapılamayanlara odaklanıp, onlar üzerinde çalışmak gerektiğini söyleyerek, “Başarı bulaşıcıdır, teşvik eder, ortak hedefler için birleşmeyi sağlar. Elbette insanlarımız ve kurumlarımız arasında bazı konularda ayrılıklar olabilir ama amaçlarda % 90 örtüşme var ise bir araya gelip çalışılabilmelidir” dedi.
Kadınların öne çıktığı toplumların çok ileri düzeyde toplumlar olduğunu belirten Emine Sezgin, Çerkes toplumunda kadının önemi ve saygınlığına da vurgu yaparak, toplantıdaki bayan katılımcıları birlikte çalışmaya davet etti.
ÇDP Kurucu Üyesi ve Genel Başkan Yardımcısı Günsel Avcı, önce Orhanlı Derneği Başkanı Mehmet Aydemir’e ve 2. Uluslararası Çerkes Kültür Festivali’ne emek veren herkese tebriklerini dile getirerek, “Duyuru ilk olarak neredeyse bir yıl önce elimize geçti. Böylesine profesyonelce bir çalışma çok az görülür. Bu azimli çalışmanız nedeni ile sizleri yakından tanımak üzere buradayız” dedi.
Günsel Avcı, Festivalde 20 bin kişinin üzerinde katılımcı beklemelerinin, halkımıza ve diğer katılımcılara ve de devlet yetkililerine, Çerkeslerin sorunlarını ve taleplerini dile getirmek için çok önemli bir fırsat olduğunu vurgulayarak, “Bu fırsat çok iyi değerlendirilmeli, festival yalnızca bir kültür gösterisi ile sonlanmamalı. Yurt dışından gelen ünlü sanatçılar, 20.000 kişiyi toplamak için bir vesiledir. Bu topluluk önünde Çerkes sorunlarını ve beklentileri dile getirmek ise bu fırsatı akıllıca değerlendirmektir. Böylece, yalnızca eğlenmek için gelmiş olanlara kimlik bilinci aşılanmış olur, yetkililere de beklentilerimiz iletilmiş olur. Hem siz festival düzenleyiciler tarafından ve hem de davet ettiğiniz STK temsilcileri tarafından, kısa fakat öz sözlerle, Çerkeslerin, tüm dünyanın hayran olduğu kadim bir kültüre sahip olduğu vurgulanarak, bu kültürün Türkiye’nin bir zenginliği olduğu, yaşaması için devletin desteği gerektiği, Çerkesçe yayın yapan TV, anaokullarından başlayarak Çerkesçe eğitim veren okullar, Çerkes Kültür Merkezleri, daha çok üniversitede Çerkes Dili ve Edebiyatı Kürsülerinin açılması taleplerimiz, tekrar tekrar, dile getirilmelidir” dedi.
Geçen yıl yapılan Kayseri-Kaynar Festivali’ne de değinen Günsel Avcı “O festivalde 15 bin dolayında kişi toplanmıştı. Ama ne yazık ki, ‘Kim konuşsun?’ çekişmeleri ile hiçbir kurumumuzun temsilcisi konuşturulmadı. Çerkeslik adına hiçbir sorun ve çözüm önerisi dile getirilmedi. Festival, eğlence ve dağılma ile sonlandı. Böylesine büyük emeklerin karşılığı bu olmamalı”dedi.
Derneklerimizin ve Federasyonlarımızın Çerkes varlığını ayakta tutmak için var olduğunu ve çaba gösterdiğini söyleyen Günsel Avcı, “Kimliğin ayakta tutulması, diyasporada olduğu kadar Anavatanda da problem. Anavatanda da geleneklerin ve dilin unutulması yönünde baskılar olduğunu, her geçen gün anadilimizi konuşanların ve geleneklerimizi uygulayanların sayısının azaldığını biliyoruz. Dünyada en fazla Çerkes nüfusunun yaşadığı Türkiye’deki çalışmalar ve elde edilecek demokratik haklar, Anavatan’daki soydaşlarımıza da örnek olacak, güç verecek. Dolayısı ile daha çok demokratik hak elde etmek için güç birliği yaparak çalışmamız gerekiyor” dedi.
Faruk Arslandok, son yıllarda Türkiye’de gerçekleşen demokratikleşme adımları kapsamında bazı düzenlemeler yapıldığını ama Çerkeslerin bunlardan nasibini alamadığını hatırlatarak, “AK Parti, ‘şiddete başvurmadan dile getirilecek demokratik talepler dikkate alınacak demişti’ ama öyle olmadı. Çerkesler de açılım sürecinde dikkate alınmalı idi” dedi. Türkiye’de Ulusal TV kanallarında Türkçe dışında, Kürtçe, Arapça, Boşnakça, hatta Afrika dilleri dahil birçok dilde yayın yapmasına rağmen Türkiye’de yaşayan 6 milyon Çerkese anadilinde hitap eden bir TV kanalı olmadığını söyleyen Arslandok, “Kurtuluş savaşı öncesi ülkemizi bölmek isteyen İngiliz’lerin, Fransızların ve İtalyanların kolejlerinde bu dillerde eğitim yapılıyor ancak onlara karşı savaşarak şehitler vermiş Çerkeslerin dilinde eğitim yapan okullarımız yok. Bu haksızlığın en etkili şekilde dile getirilmesi gerekiyor. ÇDP bu ihtiyaçları devlet katında dile getirmek ve sonuç alıncaya kadar takipçisi olmak amacı ile kuruldu” dedi. Partinin 2015 yılında 9 milletvekili ile genel seçimlere girdiğini, alınan 14 bin 500 oyun bile ses getirdiğini, eğer 25-30 bin oy alınsaydı daha da yüksek ses getireceğini söyleyerek, “Partinin 500 bin oyu ya da üyesi olsa, Türkiye’de kilit parti durumuna gelir, isteklerimizin birçoğunu gerçekleştirme şansı buluruz” dedi.
Orhanlı Dernek Yönetiminden Mehmet Yılmaz, yönetimde herkesin siyasi görüşünün ayrı olduğunu, ama bunun hiç sorun olmadığını, genç bir kadro olarak, ortak bir amaçla bir arada bulunduklarını söyledi. Zor bir millet olduğumuzdan ve uzun vadeli taleplerimizin olmamasından yakınan Yılmaz, taleplerin güçlü olarak ortaya konmadığında göz ardı edildiğini söyleyerek, “İnsanlar tanımadığının düşmanıdır, bu akşam sizleri yakından tanımış olduk. ÇDP hakkında daha önce sosyal medyada duymuş olduğumuz olumsuz ve karalayıcı yakıştırmalar zihnimizdren silinmiş oldu. ÇDP de ağırlık yaratarak varlığımızı ortaya koymalıyız” dedi.
Bunun üzerine söz alan ÇDP İstanbul İl Başkanı Ahmet Altınok, “Biz de tam bunun için buradayız. Bu ziyaretlerimizden amaç, partimizin amaçlarını ve çalışmalarını daha yakından tanıtmak. Siz bu ziyaretimiz ile partinin amaçlarını benimsedi iseniz, en kısa zamanda Balıkesir İl Teşkilatını kurmanızı bekleriz. Bizler elbette her zaman yanınızda olur ve birlikte çalışırız” dedi.
Konuklardan Fahri Aydemir, “Çerkesler Türkiye’ye geldiğinden beri mücadele içindeler. Mahmut Özden gibiler öldürülüp, Çerkesler sindirildi. Federasyonlarımız çok önemli. Ama bu federasyonlar asla terörist partileri destekler pozisyonda olmamalı. Kaf-Fed ve Çerkes-Fed’ in neden bir araya gelemediğini anlayamıyorum. ÇDP geç kalmış bir oluşum ama desteklenmesi gerekir” dedi.
ÇDP Genel Başkanı Faruk Arslandok, “Yapacağınız festival çok önemli. O kadar büyük katılım varken, sadece kültürel etkinlik yapıp dağılmamalı, hem halkı bilinçlendirmek, hem de gelecek yetkililere Çerkeslerin taleplerini dile getirmelisiniz. Dans, müzik, folklor etkinlikleri elbette kültürün bir parçası ama mutlaka talepler de dile getirilmeli” dedi. “Örneğin Çerkesce TV istiyoruz, kültür merkezleri istiyoruz, anaokulundan başlayarak Çerkesce eğitimi veren okullar istiyoruz denilmeli” diyen Arslandok şunları söyledi: “Biz Çerkesler bu ülke için cumhuriyetin kuruluşunda kanımızla canımızla mücadele verdik ama bugün o zaman düşmanlarımız olan Fransızların İtalyanlar’ın İngilizlerin Kolejleri var, onların dilinde eğitim yapılıyor; bu ülke için canını vermiş 6 milyonu bulan Çerkeslerin dili ile eğitim yapan bir tane bile okul yok. Talepler çekinilmeden dile getirlmeli” dedi. Bu arada Çerkesçe televizyon konusunda yasal bir engel olmadığını belirten Arslandok, bunun uygulayanların inisiyatifine kalmış bir konu olduğunu söyledi.
Faruk Arslandok, Osmanlı’nın son yıllarındaki mücadeleler ve Milli Mücadele döneminde olayların merkezinde yer alan Çerkes aktörlerin çoğunun bu bölgelerden, yani Güney Marmara’dan olduğunu söyleyerek, “Bu bölgeden Orhanlı Dernek yöneticileri gibi enerjik ve bilinçli bir gurubun bu derece ciddi çalışmalar içinde olması büyük şanstır. Çıktığınız bu yolda çok daha büyük çalışmalar gerçekleştirmeniz gerekecek” dedi.
Geleneklerimizde yaşlının ayrı ve saygın bir yeri olduğunu belirten Arslandok, “Yaşlılarımızı elbette sayarız ama yaşlı olmak, thamade olmak demek değildir. ‘Thamade’ demek, ‘toplumsal sorunlar için inisiyatif alıp iş yapan kişi’ demektir. Dolayısı ile sizler gençsiniz ama bu yörenin thamadelerindensiniz. Sizleri tekrar tebrik ediyor, başarılar diliyorum” dedi.
340