Çoğulcu Demokrasi Partisi Genel Başkanı Faruk Arslandok, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na birer mektup yazarak Rus Büyükelçi Yerhov’un açıklamalarından duyduğu rahatsızlığı iletti.
Bir Rus haber ajansına 7 Şubat tarihinde açıklamalarda bulunan Rusya Federasyonu Ankara Büyükelçisi Aleksey Yerhov, Türkiye ve Rusya’nın ortak tarihindeki olaylar etrafında çok sayıda ön yargı, mit ve efsane olduğunu belirttikten sonra, 19. yüzyılda Rus-Kafkas Savaşı sonucu Kuzey Kafkasya’dan Türkiye’ye sürülenlerin yaklaşımlarını bu iddiasına örnek gösterdi.
“Rusya’nın, topraklarını genişlettiği ve etnik temizlik gerçekleştirdiği” söylemlerinin diaspora Çerkesleri arasında takıntı haline geldiğini söyleyen Rus Büyükelçi, “Türkiye’de birilerinin bu güzel efsaneye inanmak isteği” şeklinde inkarcı ifadeler kullandı.
İşin aslının ise “Çerkeslerin Rus köylerini basması” olduğunu iddia eden Yerhov, “Sonunda dönemin hükümetinin sabrı taştı ve Kafkasya’ya girdi” diyerek Rus işgaline meşruiyet kazandırmaya çalıştı.
Büyükelçinin gerçeklerle bağdaşmayan bu açıklamasına diaspora kurumları sert tepki gösterdi. Art arda yapılan açıklamalar anavatana ve dünyanın bütün coğrafyalarına ulaşarak Çerkes topluluklarının öfkesini dalgalandırdı.
Daha önce Yerhov’u yeren bir kamuoyu açıklaması yapan Çoğulcu Demokrasi Partisi; 18 Şubat tarihinde de ayrıca ÇDP Genel Başkanı Faruk Arslandok imzasıyla Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na hitaben birer mektup göndererek, Yerhov’un beyanında yer alan “rencide edici üslubun”, “tarihi gerçekleri ters yüz etmesinin”, “görev ve sorumluluklarını aşmasının”, “diplomatik teamüllere uygun olmayan beyanlarda bulunmasının” kabul edilemez olduğunu, bundan duydukları rahatsızlığı belirtti
Aleksey Yerhov’un, tarihi gerçekleri tamamen ters yüz eden, aynı zamanda üstü kapalı bir tehdidi de içeren beyanlarının Çoğulcu demokrasi anlayışına sahip ÇDP tarafından reddedildiği belirtilen mektupta, ülkeler arası ilişkilerde, vatandaşların bir kısmının tarihi geçmişine ve gerçeğine Rusya Federasyonu Büyükelçisi’nin yaptığı türden kabul edilemez saldırılara müsaade edilmemesi istendi.
Arslandok’un bir benzerini de Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na gönderdiği Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ulaştırdığı mektubun tam metni şöyle:
Sn.Recep Tayyip Erdoğan
T.C. Cumhurbaşkanı
Konu : Rusya Federasyonu Türkiye Büyükelçisi Aleksey Yerhov’un yapmış olduğu açıklamalar.
Sn.Cumhurbaşkanı
13.02.2020 Tarihinde, Sputnik Haber Ajansında, Rusya Federasyonu Türkiye Büyükelçisi Aleksey Yerhov’la yapılan bir mülakat yayınlanmıştır. Bu mülakatta ana konu İdlib meselesi ve buna paralel olarak Türkiye Rusya ilişkileri iken, Büyükelçi Yerhov mülakatın girişinde konuyu Türkiye ile Rusya’nın tarihi ilişkileri üzerinden, idlib meselesiyle hiçbir ilgisi olmayan, kendisinin ‘’Kafkasya Savaşı sonucunda Çerkeslerin Kuzey Kafkasya’dan Türkiye’ye göçü’’, Çerkeslerin ise ‘’ Soykırım ve Sürgün’’ olarak tanımladığı trajik tarihi sürece getirmiş ve diplomatik kurallara uygun olmayan rencide edici bir üslupla, tarihi gerçekleri ters yüz eden asılsız ve kabul edilmesi mümkün olmayan beyanlarda bulunmuştur.
Çerkeslerin bu tarihi trajedi ile ilgili tepkilerinin ön yargılardan kaynaklanan ‘’güzel bir efsane’’ olduğunu, Çerkeslerin tüm refahını ‘’akınlar, cinayetler, yağmacılıklar ve köle ticareti üzerine kurmuş’’ bir halk olduğunu, o dönemin Rus hükümetinin sabrının tükenmesiyle, barış içinde yaşayamayacakları, kriminal hayat tarzına sahip bu insanların sunulan seçenek sonucunda Türkiye’ye göç ettiklerini ifade etmiş, akıl almaz bir şekilde ‘’Kafkasya Savaşı’’nı mevcut sorunlarla ve Suriye’deki gerilimle ilişkilendirmiştir. Bunun haricinde, İdlib ve Suriye konusunda bir büyükelçinin görev ve sorumluluklarını aşan beyanlarda bulunmuştur.
Aleksey Yerhov’un beyanlarının aksine, Çerkeslerin sözkonusu tarihi trajedi ile ilgili görüşleri bir önyargıdan kaynaklanmamaktadır. Ruslarla Çerkesler arasında neredeyse 300 yıl süren savaşların 19. yüzyıldaki son dönemi, düzenli ordusu olmayan, gönüllü milis güçleriyle vatanlarını ve özgürlüklerini savunan Çerkesler için tam olarak bir ‘’Soykırım ve Sürgün’’le sonuçlanmıştır. Bunun böyle olduğu dönemin çok sayıdaki Rus kaynaklarında ve konuyla ilgilenenlerin yazmış oldukları kaynaklarda belgeli olarak, inkar edilemez bir şekilde yer almaktadır.
Bugün, en kalabalık kesimi Türkiye’de olmak üzere dünyanın muhtelif ülkelerine dağılmış bir şekilde, dillerini, kültürlerini ve kimliklerini kaybetme riski ile karşı karşıya yaşayan Çerkesler sayıca Rusya Federasyonu sınırları içerisindeki Kafkasya’da yaşayan Çerkeslerden çok daha fazladır. Dillerini, kültürlerini, kimliklerini kaybetme endişesi ve riski Rusya Federasyonu’nda yaşayan Çerkesler için de geçerlidir. Bu bile yaşanan tarihi trajedinin boyutlarını anlamak için önemli bir göstergedir.
Bu konudaki tarihi gerçekleri dile getirmeleri, Çerkesler açısından Rusya ile çatışma ve geçmişin intikamını almaya yönelik bir yaklaşımdan ziyade, geçmişte yaşanan ve ulusal varlıklarını tehlikeye düşüren bu trajedinin yaratmış olduğu tahribatın telafi edilmesine yönelik olup, dillerini, kültürlerini, kimliklerini ve ulusal varlıklarını koruyup geliştirerek geleceğe daha güçlü bir şekilde taşıma iradesinden kaynaklanmaktadır. Bu trajediyi yaratan Rusya’nın sorumluluğunu kabul edip, Çerkeslerin geleceğini güçlü bir şekilde yeniden inşa etmelerine pozitif ve yapıcı bir katkıda bulunmasını beklemektedirler.
Çerkeslerin amacı; Türkiye Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu arasındaki ilişkileri olumsuz yönde etkilemek değildir. Tam tersine bu ilişkinin Çerkeslerin hak ve taleplerinin dikkate alınmasında pozitif yönde katkıda bulunmasını arzu etmektedirler.
Ülkemizde, yaklaşık olarak Altı Milyon Kafkasyalı, Çerkes yaşamaktadır. Çerkesler Rus Çarlığı tarafından Osmanlı İmparatorluğu’na sürüldükleri tarihlerden bu yana, ülkemize yönelen bütün dış saldırılara karşı, nüfuslarından çok daha yüksek bir sayısal varlık gösterip en ön saflarda, fedakarca savaşmışlardır. Cumhuriyetimizin kuruluşu ile sonuçlanan Milli Mücadelemizde de üzerlerine düşeni fazlasıyla yapmışlardır.
Aleksey Yerhov’un, diplomatik kurallara aykırı, rencide edici bir üslupla dile getirdiği, tarihi gerçekleri tamamen tersyüz eden, aynı zamanda üstü kapalı bir tehdidi de içeren beyanlarını Çoğulcu demokrasi anlayışına sahip partimizin ilkeleri açısından kabul edilemez buluyoruz. Bu haddi aşan beyanlar Çerkes vatandaşlarımızı olduğu kadar, tarihi gerçekleri bilen vicdan sahibi insanları da üzmüş ve tepkisine neden olmuştur.
Ülkemizin hassas dönemlerden geçtiğini anlamakla birlikte, vatandaşlarımızın bir kısmının diline, kültürüne, kimliğine ilişkin kaygılarını da anlamlı buluyoruz. Bu konularda, şiddet içermeyen, demokratik yöntemlerle, eşit yurttaşlık temelinde dile getirilen taleplerin dikkate alınmasının doğru olacağını, ülkeler arası ilişkilerde de, vatandaşlarımızın bir kısmının tarihi geçmişine ve gerçeğine Rusya Federasyonu Büyükelçisinin yaptığı türden kabul edilemez saldırılara müsaade edilmemesi gerektiğini düşünüyoruz.
Saygılarımla,
Faruk Arslandok
Çoğulcu Demokrasi Partisi
Genel Başkanı
364
Rusyada moskof zihniyeti…T.C.de.Kemalist zihniyet..Kafkas Halklarını ötelemiştir….