İki yıldır siyasi yaşamını sürdüren Çoğulcu Demokrasi Partisi, 1. Olağan Genel Kurul’unu Ankara’da gerçekleştirdi.
31 Temmuz 2016’da Ankara Marinem Hotel’de toplanan 1. Genel Kurul divanın seçilmesiyle başladı. Günsel Şurdum’un Başkanlığı’nda, Selçuk Bağlar, Cankat Yıldız, Saim Sezgin ve Nurten Şimşek’ten oluşan divan yerini aldıktan sonra gündeme geçildi.
İlk sözü ÇDP Genel Başkanı Mustafa Saadet aldı. Genel bir değerlendirme yapan Genel Başkan Mustafa Saadet, 2015 Haziran ayında yapılan genel seçimlerinin ÇDP’nin teşkilatlanmasını tamamlamadan ilan edilmesi nedeniyle parti olarak katılmanın mümkün olmadığını, bu sebeple bağımsız adaylarla gidilmesi kararı alındığını ve bazı parti üyelerinin istifa ederek aday olduğunu söyledi. İstifa edenler arasında Genel Başkan Kenan Kaplan’ın da yer aldığını belirten Saadet, yeni bir başkan seçilmesi gerektiğini ve bu aşamada başkan yardımcısı olarak kendisine teklif geldiğini belirterek, “Ben de görevden kaçmadım. Neticede 13 aydır da bu başkanlık görevini deruhte ediyorum. Çok başarılı çalışmalar yaptığımızı söyleyemem ama partiyi bir şekilde bugüne kadar getirdik” dedi.
Ülkenin kritik günlerden geçtiğini söyleyen Saadet, belirlenen hedefin demokratik hayatın tesisi ve millet iradesinin yönetime hakim kılınması olduğunu söyleyerek Parti olarak bu yönde katılımlarda bulunduklarını söyledi.
Mustafa Saadet, Çoğulcu Demokrasi Partisi’nin 14 Ağustos 2014’de kurulduğunu hatırlatarak, kuruluştan 7 ay sonra 7 Haziran 2015’de yapılacak seçimlerin ilan edildiğini ve bir baskın seçimle yüz yüze kalındığını ifade etti. Seçimlere girebilmek için seçimden 6 ay önce asgari 41 merkezde teşkilatlanma şartının arandığını, ÇDP’nin ise böyle bir finans ve kadro alt yapısı olmadığı için teşkilatlanamadığını, bu katı kurallar karşısında tek seçeneğin bir kısım parti mensubunun istifa ettirilerek bağımsız adaylarla seçime katılınması olduğunu söyledi. “Biz de öyle yaptık. 9 seçim bölgesinde seçime girdik ve 14 bin 277 oy aldık. Bu az gelebilir. Ancak bu oyla bile 96 parti arasında 18. sıradayız” diyen Mustafa Saadet, bu süreçte siyasi çalışmaların kendi soydaşlarımızca yıpratıldığını söyledi. Seçimlere bağımsız katılmanın bütün dezavantajlarını yaşadıklarını ifade eden Saadet, buna rağmen alınan oy miktarının çok değerli olduğunu söyledi. Mustafa Saadet şöyle devam etti:
“Seçim sonrası parti meclisinde neticeleri ele alan bir istişare yaptık. Bu toplantıda istifa etmeyi gündeme getirdim ama kabul edilmedi. Ardından 1 Kasım seçimleri geldi. Bağımsız kazanmanın güçlüğü ve ekonomik imkanlarımızın olmaması sebebiyle bu 2. seçimlere giremedik.”
İmkanları ÇDP’nin çok fevkinde partilerin dahi seçimlerde bir varlık gösteremediğini ve hatta kapandığını söyleyen Saadet, “Bunu kimse ümitsizliğe kapılmaması için söylüyorum. Ne olursa olsun bizim bu partiyi ayakta tutmamız lazım. Federasyonlarımız, derneklerimiz var demeyelim, bir sebeple yarın kapanabilirler. Böyle bir durumda çatısı altında toplanacağımız bir partimiz olmalı. Onun için partimize sahip çıkalım” dedi.
Parti merkezinin Ankara’da olma mecburiyeti, kurucuların çoğunun da İstanbul’da olması sebebiyle Ankara’da sık sık toplanılamadığını ifade eden Saadet, Ankaralıların daha çok katılım sağlamalarının partiye güç katacağını ve Ankara’daki faaliyetleri canlandıracağını söyledi. Genel merkezin olduğu Ankara’da il ve ilçe teşkilatlarının olmamasını eksiklik olarak nitelendiren Saadet, “Ankaralılardan il teşkilatını kurmalarını bekliyoruz. Biliyorsunuz İstanbul’da, İl ve Bahçelievler ilçe teşkilatımız kuruldu. Şimdi sıra Ankara’da diyorum” dedi.
Tekrar alınan oy oranlarına dönen Mustafa Saadet, partinin bu 14 bin oyu dar bir bölgeden aldığını, Başkanlık seçimi geldiğinde bir oyun bile değerli olacağını söyleyerek, “O zaman kapımızı gelip çalanlar olacaktır. Bu fırsatları o zaman hep birlikte değerlendireceğiz” dedi.
Anayasa çalışmalarına da değinen Saadet, bütün partilerin Anayasa çalışması için çağrıldığını, kendilerine de bir davet geldiğinde bunun değerlendirilerek katkı sağlanacağını belirtti.
Ekonomik sorunlara da temas eden Saadet, partinin ekonomik sıkıntıları olduğunu belirterek, Genel Merkez binasının üç aylık kirasının henüz ödenemediğini söyledikten sonra, “Bunu niçin söylüyorum? Hani diyorlar ya Amerika’dan para alıyorlar, şu partiye yanaştılar yardım aldılar, filan diye… Onlara bir cevap olsun diye” dedi.
Yeni dönemde Başkan aday olmadığını söyleyen Saadet, aday olmak isteyenlerin listelerini hazırlayarak divana teslim etmelerini istedi. Mustafa Saadet, “Bu duygu ve düşüncelerle ben bu 1. Genel Kurulun hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum. Eksiklerimiz, hatamız varsa da bunun için peşinen özür diliyor, hepinize saygılar sunuyorum” sözleriyle konuşmasını tamamladı.
Daha sonra katılımcılardan aday listelerini divan başkanlığına teslim etmeleri istendi. Salondan gelen tek liste Divan Başkanı tarafından haziruna okundu. Bilahare listenin Genel Başkan adayı Kenan Kaplan konuşmasını yapmak üzere kürsüye davet edildi.
Divanı ve salondakileri selamlayarak konuşmasına başlayan Kenan Kaplan, Çoğulcu Demokrasi Partisi’nin, kendine has değerleri olduğu halde yok farz edilen etnik grupların, dillerin, kültürlerin temsil hakkı kazanabilmesi ve çoğulcu demokrasi anlayışının Türkiye’de kök salabilmesi maksadıyla kurulduğunu söyledi. ÇDP, “Hemen seçime gireceğiz, iktidar olacağız diye kurulmadı” diyen Kaplan, böyle bir beklentiyle yola çıkmadıklarını söyledi. Çoğulcu Demokrasi Partisi’nin düzenin hatalarını düzenin yüzüne vurabilmek için yola çıktığını söyleyen Kenan Kaplan konuşmasına şöyle devam etti:
“…Ve bunu da başardık. Bu ülkede biz de varız, bizi yok sayamazsınız dedik. Seçime girdik 14 bin küsür oy aldık. Bunu küçümseyenler oldu. Ama biz zaten ÇDP’nin misyonunu aldığımız veya alacağımız oy oranlarına göre belirlememiştik. ÇDP’nin misyonu, bu ülkede yaşayan tüm halkların, tüm kimliklerin, tüm etnik grupların kendi ülkelerinde eşit vatandaş oldukları demokratik Türkiye’nin inşa edilmesi mücadelesine katkı vermektir. Bunun için kurduk ÇDP’yi. Ve sesimizi duyurduk; şu kadar veya bu kadar ama duyurduk. ÇDP’nin ne kadar amacına ulaştığını sosyal medya üzerinde görebiliyoruz. Daha düne kadar kimliğimizle ilgili söz söyleyen insan sayısı bir elin parmaklarını geçmezken, bugün toplumumuzda kimlik bilincinin artık uyandığını, dilimizin, kimliğimizin, kültürümüzün, yok olmaması gerektiğini, bu ülkede kendi kimliğimizle onurlu vatandaşlar olarak yaşamamız gerektiğini haykıran bir kitlenin oluştuğunu memnuniyetle görüyoruz. Bu, bu seçimlerde 14 bin oy olarak yansıdı sandığa. Tabii ki her toplumun yeni şeyleri bir hazmetme süresi var. Bu süre de geçecek ve sonunda başarılı olacağız. Halkımıza sonuna kadar güveniyorum. Yeter ki bizler bu yürekliliği gösterebilelim, yola çıkan bu kervanı sonuna kadar götürmenin mücadelesi içinde olalım. Özetle, bu ülkede kendi kimliğiyle, diliyle, kendi kültürüyle eşit ve onurlu vatandaş olmak isteyenlerin adresi Çoğulcu Demokrasi Partisi’dir.”
Birçok yaftalamalarla da karşılaştıklarını ifade eden Kenan Kaplan, “ÇDP için yok Ak Parti projesi, yok Amerikan Projesi, yok BOP Projesi vs. denildi” diyerek şunları söyledi: “Ben o zaman şunu söyledim: Keşke Amerika gibi bir gücün Çerkesler diye bir derdi olsa. Biz neyin mücadelesini veriyoruz? Uğradığımız soykırımını dünyanın tanıması için mücadele veriyoruz değil mi? Keşke ABD, AB bize sahip çıksa, sorunlarımıza sahip çıksa ve bir el atsa. Bize maddi destek verse, kötü mü olurdu? Keşke öyle bir dertleri olsa. Ama gerçek şu ki ne Amerika’nın, ne Avrupa’nın, ne de başkalarının Çerkesler diye bir derdi ve problemi yok. Üstelik bizi böyle yaftalayanlar, bizim Amerika’yla, İsrail’le, orayla, burayla, emperyalistlerle ilişki içinde olduğumuzu söyleyenler, deklarasyonlar yayınlayarak HDP’ye destek verdiler. HDP Batılı istihbarat örgütleriyle iç içe değil m? Her türlü desteği almıyor mu? Amerika’yla işbirliği içinde değil mi? Silahından, maddi desteğine kadar her türlü desteği almıyor mu? Buraya kayıtsız şartsız destek veriyorsunuz da, Çerkes halkının kendini var etme mücadelesini veren Çoğulcu Demokrasi Partisi’ne destek vermekten neden imtina ediyorsunuz?
Biz ne AK Partinin arka bahçesiyiz, ne Türkiye’de anti demokratik düzenin savunucusuyuz, ne de dünyada herhangi bir gücün yanında veya arkasındayız. Tamamen bağımsız, Çerkes halkının tarihsel süreç içinde yok oluşa giden, eriyen varlığına tekrar hayatiyet kazandırmak , Çerkes halkının anavatanıyla ilişkilerini güçlendirmek, varlığımızı geleceğe taşımak ve anavatanımızın sahibi olmak misyonunu önüne koymuş bir siyasi yapılanmayız. Bunu söylerken ÇDP’nin bir etnik parti olduğunu söylemek istemiyorum. Çoğulcu Demokrasi Partisi etnik bir grubun partisi değildir. ÇDP kendi halkı için istediği her şeyi, diğer halklar için de isteyen bir partidir. Bu ne demektir? Türkiye’de yok sayılan dillerin, kültürlerin, kimliklerin yegane adresi ÇDP’dir ve ÇDP olacaktır demektir. Ben önümüzdeki süreçte Türkiye’deki bütün Çerkes Sivil Toplum Kuruluşlarının bu misyon etrafında birleşmesi gerektiğine ve de birleşeceğine inanıyorum.”
Partinin kuruluş sürecinde tüm vilayetlere gidildiğini, buralarda olumlu mesajlar da aldıklarını söyleyen Kaplan, “Ancak bir süre sonra bu olumlu mesaj veren kardeşlerimize ulaşma imkanı bile bulamadık. Çünkü onların bir süre sonra baskılandıklarını, bir şekilde etki altına alındıklarını gördük” dedi. Çerkes örgütlenmelerinin, Çerkes halkının iradesini önüne koyan örgütler haline geleceğini söyleyen Kenan Kaplan, milletin sivil toplum örgütlerine mutlaka el koyacağını ve koyması gerektiğini söyledi.
İlk seçimlerde her türlü eleştiriye, her türlü saldırıya maruz kaldıklarını hatırlatan Kenan Kaplan şöyle devam etti: “Olabilir, bizi yetersiz bulabilirsiniz. Yaptıklarımızı yanlış bulabilirsiniz. Her türlü eleştiriye açığız. Bakın Haziran seçiminin ardından Kasım’da bir seçim daha oldu. Ancak biz bu ikinci seçimlere katılamadık. Çünkü maddi imkanlarımız yoktu. İlk seçimde pilimiz bitmişti. Adım atacak halimiz kalmamıştı maddi olarak. Peki bize karşı çıkanlar, sizler ne yaptınız? Rezidans sahibi patronlarınız ne yaptı? Büyükleriniz var, Rusya’dan ihale alanlarınız var, onlar, sizler ne yaptınız? Çerkes halkı adına ne söylediniz? Türkiye siyasetinde Çerkes halkı adına nerede yer aldınız?
Bakın bir aday dahi çıksa bu kongrede ben aday olmayacağımı açıkladım. Ama kimse çıkmazsa tabii ki adayım. Ben halkım adına olan hiçbir görevden kaçmadım, kaçmam. Ama bu görev herkese açık. Buyursun gelsinler o tenkid edenler; aday olsunlar. Geldiler de kabul etmedik mi? Hayır tam aksine. Bütün STK’larımızı davet ettik, bakın kaç tane gelen var. Bu salonda şimdi Ermenilerin toplantısı olsaydı salon dolardı, HDP’nin toplantısı olsaydı salon dolardı, AKP’nin toplantısı olsaydı salon dolardı, MHP’nin toplantısı olsaydı salon dolardı. Peki nerede bu insanlarımız? Peki bu kurumlarımızı manuple eden, adım atamaz hale getirenlerin bu halkın varlık iradesini savunduklarını, varlık iradesine sahip çıktıklarını söyleyebilmek mümkün mü? Mümkünse söyleyin biz de öğrenelim, böyle bir şey varsa tabii. Çerkes halkı bundan sonra kurumlarına da, partisine de sahip çıkacak, var olma iradesine de sahip çıkacak ve sürgünle, soykırımla geldiği bu ülkede varlığını yaşatacak, güçlü bir diaspora olacak ve anavatanına da sahip çıkacaktır. “
Kaplan daha sonra Türkiye’nin önemli bir süreçten geçtiğini belirterek, “Bizim de bu süreçte Çerkes halkı olarak net bir şekilde tavrımızı ortaya koymamız gerekecek” dedi ve bu hususları sıraladı:
“Birincisi, Çerkes halkı Türkiye’nin bütünlüğünden yanadır. Bunu net olarak ortaya koyuyoruz.
İkincisi, Çerkes halkı hiçbir siyasi yapının, hiçbir ideolojinin payandası değildir, olmayacaktır. Bunu da net şekilde söylüyoruz.
Diğer bir husus, bakın Cem Özdemir Almanya’da bir kanun teklifi veriyor, doğru veya yanlış eleştirilebilir, ama hemen Çerkes kimliği üzerinden “kanı bozuk” siyaseti yapılıyor. Yahu uçaklarla darbe yapmaya kalkışan, meclisini, halkını bombalayanların etnik kimliği Türk! Hiç ‘Türk Fetullah’ dediniz mi? Bundan sonra siyasi etiketi, görevi ne olursa olsun, hiç kimsenin kimliğimize hakaret etmesine izin vermeyeceğiz.
Bir diğer husus Çerkes halkı demokrasiden yanadır. Bundan sonra da sonuna kadar demokrasiden yana olmaya devam edecektir.
Bazı hemşerilerimiz bizi eleştiriyorlar, “efendim sizler HDP’ye destek verdiniz”, “yok kimlik v.s. bölücü şeyler söylüyorsunuz” diye. Bu hemşerilerimize soruyoruz: Abdullah Öcalan’ın ses kaydını meydanlarda bu halka dinleten siyasi iktidar bu iktidar değil miydi?
Dolmabahçe’de toplantılar yapan, terör örgütleriyle devlet düzeyinde görüşmeler yapan bunlar değil miydi? O zaman da söyledik ‘böyle olmaz, terör örgütüyle müzakere ederseniz, terör örgütünü meşru kılarsınız, güneydoğu halkını terör örgütüne dahil olmaya zorlarsınız’ dedik. Sonucunda da ne olduğunu gördük işte. Şimdi bunlar hiç olmamış gibi demokrasiyi savunan, eşitliği savunan, demokratik yöntemler dışında bütün mücadele yöntemlerini reddeden Çoğulcu Demokrasi Partisi’ni tu kaka edip; tam tersine, reddettikleri her şeyi yapan bu siyasi yapıyı ve iktidarı kutsayanları da Çerkes halkı olarak affetmedik, affetmeyeceğiz.“
Kenan Kaplan konuşmasını şu cümlelerle tamamladı: “Önümüzdeki süreçte ÇDP olarak Meclisteki siyasi yapılarla, Türkiye’deki toplumsal yapı ve kesimlerle bütünleşerek Türkiye’nin demokratikleşmesi için önemli adımların atılmasına vesile olmak için çalışacağız. Şunu açıkça ifade etmek isterim ki, Türkiye’de bundan sonra hiçbir inanç grubunun devlette gruplaşmasına, hakimiyet kurmasına müsaade etmeyeceğiz. Liyakat esasının temel alınmasını savunacağız. Dili, dini, etnik mensubiyeti ne olursa olsun liyakatı olanlar layık oldukları yere gelebilmelidir. Demokrasinin gereği budur. Eğer bu yapılmazsa, gelecekte adı Fetullah değil başka bir şey olacak ama bu karanlık yapı devam edip gidecektir. Çerkesler ve ÇDP olarak bundan sonra devlet içinde hiçbir grubun paralel devlet haline gelmesine, millet iredesine ipotek koymasına izin vermeyeceğiz.
Son olarak önemli bir noktaya temas etmek istiyorum. Sizin de gündeminizde olduğuna inanıyorum, bundan sonra devlet yapısı içinde Çerkes halkının yok sayılmasına, dışlanmasına da izin vermeyeceğiz.
Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyor, teşekkürlerimi sunuyorum.
Bu kongrenin Çerkes halkına, Türkiye halklarına hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.”
Kaplan’ın konuşmasını tamamlamasından sonra seçimlere geçildi. Yüksek Seçim Kurulu hükümet komiserinin duruma vaziyet etmesiyle çıkan tek liste, kurulan kabinlerde kapalı oylama sistemiyle oylandı. Seçime katılan 36 delegeden 35’inin oyunu alan liste yeni dönem parti yürütmesini üstlendi.
Listede şu isimler yer aldı: Genel Başkan: Kenan Kaplan
Parti Meclisi (Asil): Ahmet Altunok, Ayşe Pişkin, Cankat Yıldız, Cüneyt Yitiz, Emine Sezgin, Erol Karayel, Faruk Arslandok, Günsel Avcı, İlhan Belek, İshak Akbay, Jan Arslan, Murat Özden, Mustafa Saadet, Nasır Yıldız, Nurten Şimşek, Osman Yavuz, Saim Sezgin, Saadettin Yavaş, Timur Şahan, Zekeriya Ağralı.
Parti Meclisi (Yedek): Ali Onat, Billur Aktürk, Cenk Avcı, Esra Varol, Havva Arıcı, Mehmet Mustafa Oğuz, Müjgan Karayel, Şule Aydemir Arslandok, Talat Arslandok, Vahdet Kap.
Disiplin Kurulu(Asil): Mehmet Yıldız, Ali İhsan Aksamaz, Erol Kılıç, Hazal Mükerrem Yitiz, Recep Güngör.
Disiplin Kurulu (Yedek): Ramazan Koçer, Yılmaz Ölmez.
Sonuçların açıklanmasından sonra yeni Genel Başkan seçilen Kenan Kaplan, sunucu İshak Akbay tarafından “balkon konuşması yapma” esprisiyle mikrofona davet edildi. Kürsüye gelen Kenan Kaplan da bu espriye, “İnşaallah bu ülkede, Çerkes halkının temsilcilerinin balkon konuşması yapacağı günler de gelecektir” şeklinde cevap vermesi salondan alkış aldı. Kaplan kısa bir teşekkür konuşması yaparak şunları söyledi:
“ÇDP’nin değerli üyeleri, saygıdeğer misafirlerimiz.
ÇDP’nin 1. Olağan Genel Kurul sonuçlarının halkımıza, ülkemize, anavatanımıza, dünyanın 40 ülkesinde yaşayan Çerkes diasporasına hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.
İnşaallah ÇDP heyeti olarak önümüzdeki süreçte elimizden ne geliyorsa, gücümüz neye yetiyorsa sonuna kadar mücadele edecekve yapacağız. Bu ülkede kendi kimliğimizle eşit vatandaş olmanın, bu ülkede kendi kimliğimizle bu ülkenin bütün nimetlerinden eksiksiz olarak yararlanmanın mücadelesini hep beraber vereceğiz.
Ben, farklı illerden, uzak yerlerden gelerek halkımızın var olma mücadelesine sunduğunuz destek için hepinize teşekkür ediyor, hepinize saygılarımı sunuyorum. Allah’ın Çerkes ulusunun yardımcısı olmasını diliyorum. Sağ olun, var olun.”
Daha sonra CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Adige Dil Derneği Başkanı Ali İhsan Tarı’nın gönderdikleri başarı dileyen telgrafları okundu.
Bu arada Genel Kurulu Şimali Kafkasya Derneği’nden bir heyet baştan sona takip etti.
Genel Başkan Kaplan’ın teşekkür konuşmasından sonra gündemin son maddesi olan dilek ve temenniler bölümüne geçildi.
İlk sözü alan Divan Başkanı Günsel Avcı, sonuçların hayırlı olmasını dileyerek, bundan sonra partiye katılımın artırılması için çalışılması gerektiğini söyledi. Sert eleştirilerin partiye zarar verdiğini ve katılımın önünü kestiğini söyleyen Avcı, dışarıdaki kişi ve kurumlara eleştirilerin daha yumuşak ve ölçülü bir üslupla yapılmasını istedi.
İkinci olarak söz alan Selçuk Bağlar da, Nalçık’tan yeni geldiğini, Kafkasya’daki dostlardan selam getirdiğini söyledi. “Partinin kurulması sebebiyle onlar çok mutlu ve sevinçliler” diyen Bağlar, yola çıkarken bir araya gelen kanaat önderlerinin kendisini yanlarına çağırdığını, duygusal bir konuşma yaparak tüm dünyadaki Çerkes diasporası içinde Türkiye’yi gözbebekleri gibi gördüklerini söylediklerini, partinin Çerkeslerin dünyadaki en önemli kurumu olduğunu ifade ettiklerini belirterek, ”Biz Kafkasya’dan bakıyoruz ve görüyoruz. Lütfen partinize sahip çıkın, birlik olun, bir davanız olsun ve bu davanızda geri adım atmayın. Biz sizi seviyor ve yakından takip ediyoruz dediler” dedi.
Bağlar Kafkasya’daki thamatelerin mesajını ilettikten sonra, Türkiye’deki Çerkeslerin son 150 yılda çok ezildiğini, çok asimile edildiğini söyledi. Bu ülkenin tarihinde Çerkeslerin 150 yıldır bütün cephelerde savaştığını, canını, kanını feda ettiğini ama yönetimi ele geçirip paylaşım yapanların Çerkeslere hiçbir şey vermediğini söyleyerek “bunu unutmayacağız” dedi. ÇDP’nin bir dava için yola çıktığını, kimseye çiçek dağıtmak zorunda olmadığını ifade eden Bağlar, Partinin Çerkes halkının tarihini, kültürünü, politikasını Türkiye’deki yönetimin önüne koymak için kurulduğunu söyledi. “Halkımız bizi anlayacak diyen” Bağlar, bazı peygamberlerin tek bir ümmeti bile olmadığını hatırlatarak, esas olanın doğru yoldan ayrılmamak olduğunu hatırlattı.
TRT’nin 46 dilde yayını olduğunu ama TRT Çerkes’in bir türlü açılmadığını söyleyen Bağlar, bu gerçekler ortadayken populist politikalar yapılamayacağını, milyonlarca oy alınmasına gerek olmadığını, sadece doğru politikalarda ısrar edilmesi gerektiğini belirtti.
Daha sonra söz alan ÇDP Bahçelievler İlçe Başkanı Osman Yavuz, söylenmesi gerekenlerin Kenan Kaplan tarafından ifade edildiğini belirterek, 2015 Haziran seçimlerinde alınan 14 bin küsur oyun kısa zamanda 1 milyona çıkarılmasına çalışmak için salonda bulunanlardan söz aldı.
Yavuzdan sonra mikrofona gelen Murat Özden, Çerkes halkının kurduğu ilk siyasi partinin ÇDP olduğunu ve siyasi bir mesele olan Çerkes davasının muhatabının da artık bu parti olduğunu söyledi. Bu sebeple gözbebeği mesabesindeki ÇDP’ye sahip çıkılmasını istedi. “Partimizin kimsenin arka bahçesi değildir” diyen Özden bütün partilerin siyasi rakip olduğunu belirtti. Partinin gelişmesi ve özgün bir dil oluşturulması için eğitim faaliyetlerine başlanması gerektiğini savunan Özden, partinin kısa zamanda büyütülüp gelecek kongrenin Ankara’nın en büyük salonunda yapılması temennisiyle bitirdi.
Divan üyesi Saim Sezgin de söz alarak geçmiş yıllarda görev üstlenen Akil Adamlar ekibini hatırlatarak bunların içinde bir tane bile Çerkes’in yer almamasını eleştirdi. Çerkeslerin görmezden gelinmesinin önüne geçilmesi için ciddi bir çalışma yapılmasına gerek olduğunu söyledi.
Kurucu üyelerden Havva Arıcı ise siyasetin erkek egemen bir çalışma olmakla birlikte, kültürü kadınların taşıdığını ve geliştirdiğini söyleyerek kadın ve kızların da bu çalışmalara daha yoğun dahil edilmesini istedi. Arıcı anadilin günlük hayatta ve çocuklara karşı kullanılmasına özen gösterilmesini istedi.
Yine kurucu üyelerden olan Emine Sezgin de kadınlar üzerinde durarak, annelerin görevinin önemli olduğunu, kültürü ve habzeyi kadınların taşıdığını bu sebeple daha ön plana çıkarılması gerektiğini söyledi.
Parti meclisine seçilen Zekeriya Ağralı ise 68’li yıllardan bu yana derneklerde olduğunu ama artık konjonktüre daha uygun olan partide görev aldığını belirterek, ne yapılacağının bilinip, inançlı ve kararlı olunmasını, istikametten sapılmaması gerektiğini söyledi.
Söz alan misafirlerden Ömer Sinan Aksoy da, bayan delegelerin dile getirdikleri hassasiyetleri paylaştığını, çocuklara dil öğretilmesi kaygısına katıldığını ama bunun olabilmesi için önce Çerkesin Çerkesle evlenip, çok çocuk yapmaları gerektiğini hatırlattı.
Son konuşmacı Ayşe Pişkin ise kadınların siyasette daha fazla rol almasını ve diğer etnik ve kültürel gruplardan da partiye katılımın sağlanmasını istedi.
Bu konuşmaların ardından Divan Başkanı tüm katılımcılara teşekkür ederek 1. Genel Kurulu kapattığını ilan etti.
337