Çoğulcu Demokrasi Partisi Genel Başkanı Faruk Arslandok, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanı Rik Daems’e bir mektup yazarak Rusya Federasyonu Anayasası’nda yapılan bazı değişikliklerin Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu’nun gözettiği ilkelerle çeliştiğini söyledi.
Rusya Federasyonu’nun Avrupa Konseyi’ne kabul edilmesinin temel nedenlerinden birinin 1993 yılında kabul edilen Rusya Federasyonu Anayasası’nın Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu tarafından ‘’hukukun üstünlüğü ile yönetilen demokratik hukuk devleti ilkelerine uygun’’ kabul edilmesi olduğunu belirten Arslandok, “Anayasada yapılacak değişiklikler, Rusya Federasyonu’nun ‘’hukukun üstünlüğü ile yönetilen demokratik hukuk devleti’’ ilkelerinden ve ‘’federal devlet’’ anlayışından uzaklaşarak temel insan haklarına aykırı antidemokratik bir yönetim anlayışına yöneldiğini göstermektedir” dedi.
Mektubunda, yapılan Anayasal düzenlemeleri de ele alarak kritik eden ÇDP Genel Başkanı Faruk Arslandok, Rik Daems’ten, önümüzdeki günlerde halk oylamasına sunulacak olan yeni anayasa tasarısının Rusya’nın Avrupa Konseyine karşı yükümlülükleri ile uyumlu olup olmadığı konusunda, görüş ve önleyici aksiyon geliştirilmesini istedi.
Arslandok’un Rik Daems’e gönderdiği mektubun Türkçe tam metni şöyle:
“Sayın Rik Daems
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanı
Sayın Başkan,
Bilindiği gibi, Rusya Federasyonu Anayasasının bazı maddelerini değiştiren anayasa değişikliğinin yasalaşma sürecinde referandumdan önceki bütün süreçler tamamlanmıştır. 22.04.2020 olarak öngörülen referandum tarihi küresel koronavirüs pandemisi nedeniyle ileri bir tarihe ertelenmiştir.
Rusya Federasyonu’nun Avrupa Konseyi’ne kabul edilmesinin temel nedenlerinden biri, 1993 yılında kabul edilen Rusya Federasyonu Anayasası’nın Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu tarafından ‘’hukukun üstünlüğü ile yönetilen demokratik hukuk devleti ilkelerine uygun’’ kabul edilmesi olmuştur.
Anayasada yapılacak değişiklikler, Rusya Federasyonu’nun ‘’hukukun üstünlüğü ile yönetilen demokratik hukuk devleti’’ ilkelerinden ve ‘’federal devlet’’ anlayışından uzaklaşarak temel insan haklarına aykırı antidemokratik bir yönetim anlayışına yöneldiğini göstermektedir.
Halen yürürlükteki Rusya Federasyonu Anayasası’nın 68. Maddesi; ’’Rusya Federasyonu genelinde devlet dili Rusçadır. Cumhuriyetler kendi devlet dillerini belirleyebilirler. Bu diller Cumhuriyetlerin devlet hakimiyet organlarında, yerel yönetim organlarında, devlet kurumlarında Rusya Federasyonu’nun devlet dili ile bir arada kullanılır. Rusya federasyonu, tüm halklarına ana dillerini muhafaza etmeleri, öğrenmeleri ve geliştirmeleri için ortamın oluşturulması hakkını güvence altına alır’’ şeklindedir.
Değiştirilmek istenen şekliyle 68. Madde’de; ‘’Rusya Federasyonu toprakları üzerindeki devlet dili devlet kurucu ulusun dili olan Rusçadır’’ denilmek suretiyle federasyonu oluşturan halklar arasında federasyon anlayışına ve federal devlet yapısına aykırı olarak eşitsizlik yaratılmaktadır. Bu değişiklik ile etnik Ruslara devlet kurucu halk olarak özel statü verilirken, federasyonu oluşturan diğer halkların kuruculuk vasıfları hukuka aykırı bir şekilde yok sayılmakta, dillerinin, kültürlerinin ve kimliklerinin ortadan kaldırılmasına yönelik bir zemin oluşturulmaktadır.
Rusya’da uzun zamandır federal devlet anlayışına aykırı bir yönetim yaklaşımının gelişerek güç kazandığı görülmektedir. Bu ayrımcı, yok sayıcı ve üniterleşmeyi hedefleyen anlayış, yerel cumhuriyetlerin yönetimlerini merkezden atanan inisiyatifsiz yapılara dönüştürmüştür.
14 Ağustos 2018 tarihinde yürürlüğe giren ‘’Rusya Federasyonu’nda Eğitim Üzerine Federal Yasa’’nın 11 ve 14. maddelerinde yapılan değişiklik ile federasyon anayasasına aykırı olarak, federasyonu oluşturan cumhuriyetlerin ana dilleri zorunlu olmaktan çıkarılıp, ebeveynlerin tercihine bağlı seçmeli ders haline getirilmişti. Federasyon anayasasına aykırı olarak yapılan bu anayasa değişikliği ile hukuka ve federasyon anlayışına aykırı anayasal bir boyut kazanmış olacaktır.
Yeni anayasa düzenlemesi, Rus olmayan tüm diğer halkları ‘’ikinci sınıf’’ durumuna düşürerek geleceğe ilişkin, federal yapıya uygun pozitif ve geliştirici ulusal beklentilerini tamamen ortadan kaldırmayı hedeflemektedir.
Anayasanın 67. maddesine eklenen; ‘’Bin yıllık bir tarihle birleşen Rusya, bize Tanrı’nın ideallerini ve inancını ve Rus devletinin gelişimindeki sürekliliği ileten ataların anısını koruyarak, tarihsel olarak kurulmuş devlet birliğini tanır.’’ hükmü tam anlamıyla subjektif, otokratik bir tanımlama olup, bir anayasa metninde yer alması yadırgatıcıdır.
Anayasanın 69. maddesine eklenen; ‘’Rusya Federasyonu, yurt dışında yaşayan vatandaşlara haklarını kullanma, menfaatlerinin korunmasını sağlama ve tüm Rus kültürel kimliğini koruma konusunda destek verir’’ hükmü diğer halkları dışlamaya yönelik kullanılabilecek bir anlayışa işaret etmektedir.
Anayasanın 79. maddesine eklenen; ‘’ Rusya Federasyonu’nun dahil olduğu uluslararası antlaşmaların hükümlerine dayanarak kabul edilen devletlerarası organların kararları, Rusya Federasyonu Anayasasıyla çelişiyorsa, Rusya Federasyonu’nda uygulamaya tabi değildir.’’ hükmü de, bu anayasa değişikliğinin ruhunu anlama bakımından önemlidir. Bu değişiklik evrensel hukuka ve insan haklarına uyma konusundaki isteksizliğini uygulamalarıyla ortaya koyan anlayışın buna yasal bir gerekçe oluşturma girişimidir.
Bu değişiklikler aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Sözleşmesi hükümlerine de aykırıdır.
Halk oylamasında kabul edilmesiyle yürürlüğe girecek bu değişiklikler, Rusya’yı ‘’hukukun üstünlüğü ile yönetilen demokratik hukuk devleti’’ ve ‘’federal devlet’’ ilkelerinden uzaklaştırdığı gibi, Rusya’nın Avrupa Konseyi’ne olan yükümlülükleriyle de çelişmektedir.
Bu değişiklikler Rusya Federasyonu’nda yaşayan etnik Rus olmayan bütün halkları rahatsız ettiği gibi, bu halkların Rusya dışında yaşayan soydaşlarını da endişeye sevk etmiştir.
Türkiye, Rus Çarlığı tarafından 21 Mayıs 1864 soykırım ve sürgünüyle yurtlarından koparılmış dünyada en fazla Çerkesin ve Kafkasyalının yaşadığı ülkedir. Bu anayasa değişikliği Rusya’da yaşayan halkları olduğu gibi bu halkların Türkiye’de yaşayan soydaşlarını da endişeye sevk etmiştir. Türkiye’de yaşayan Çerkeslerin oluşturduğu çok sayıda Sivil Toplum Kuruluşu da bağlı oldukları federasyonlar kanalıyla anayasa değişikliğine ilişkin tepkilerini ortaya koymuş, insan haklarına ve demokratik değerlere duyarlı çevrelere, ilgili kurumlara ve uluslararası kuruluşlara iletmişlerdir.
Çerkes sivil toplum kuruluşlarının ve soydaşları Rusya Federasyonu’nda yaşayan üyelerimizin bu konudaki endişelerini paylaşıyoruz. Partimizin benimsemiş olduğu çoğulcu demokrasi anlayışına, insan haklarına, demokratik değerlere ve federal devlet yapısına aykırı olduğunu düşündüğümüz bu anayasa değişikliklerini doğru bulmuyoruz.
67, 68, 69 ve 79.maddelerde yapılan değişiklikler başta olmak üzere, anayasa değişikliğine hakim olan anlayış federalizme aykırı ve otokratikleşme yönündedir.
Meclisinizin, önümüzdeki günlerde halk oylamasına sunulacak olan bu anayasa değişikliklerinin Rusya’nın Avrupa Konseyine karşı yükümlülükleri ile uyumlu olup olmadığı konusunda, görüş ve önleyici aksiyon geliştirilmesi için gereğini rica ederim.
Saygılarımla,
Faruk ARSLANDOK
Çoğulcu Demokrasi PartisiGenel Başkanı “
187