Rus Çarlığının çok donanımlı devasa imparatorluk ordusu ile düzenli ordusu bulunmayan, zorunlu olarak bir araya gelen milis güçleriyle kendisini savunmaya çalışan Çerkes Halkına karşı yaklaşık üç yüz yıl boyunca yürüttüğü ve 21 Mayıs 1864 tarihinde sürgünle sonuçlanan bu dengesiz savaş kelimenin tam anlamıyla Çerkes Halkı’nın varlığını hedef alan bir soykırım sürecidir.
Bu süreç çocuk, kadın, yaşlı gözetmeden sivil insanları, insanların beslenme ve barınma ortamlarını ortadan kaldırmayı da hedef alan son derece kirli bir savaştır.
Savaşın sonunda yürürlüğe konan sürgün sürecinde yaşananlar ve uğranılan kayıplar, Çerkes halkının bugün Dünyanın dört bir yanına dağılmış olarak, kimliğini, kültürünü ve varlığını devam ettirememe endişesi içindeki yaşamı, başımıza gelenlerin tam anlamıyla bir soykırım olduğunu göstermektedir. Yaşanan bu büyük trajedi, soykırımın hukuki tanımına da tereddütsüz bir şekilde uymaktadır.
Bu soykırım süreci; kendi kültürel ortamında iyi yetişmiş insan kaynağını büyük ölçüde ortadan kaldırmış, bir kısmını da dünyanın dört bir yanına dağıtarak, Çerkes Halkı’nın gücünü, dilini, kültürünü, kimliğini ve varlığını koruyamama tehlikesi yaratacak düzeyde zayıflatmıştır.
Soykırım sıradan, basit bir suç değildir. Çerkes Soykırımı Rus Çarlığını yönetenlerin projelendirerek uyguladıkları bir insanlık suçudur. Soykırım sadece doğrudan insanları öldürmekten ibaret değildir. Onları bütün yaşamlarını kurdukları, binlerce yıl üzerinde yaşadıkları yurtlarından kopararak, insanlık dışı koşullarda, sürgüne göndermek, sürgün sırasında ve sonrasındaki kötü yaşam koşulları nedeniyle ölmelerine neden olmak da soykırımın kapsamı içindedir.
Soykırımın çok büyük bir insanlık suçu olmasının nedeni daha çok masum insanları hedef almasıdır. Masum insanların devlet eliyle, organize bir şekilde, orantısız güç kullanılarak, insanlık dışı yöntemlerle katledilmesidir.
Çerkes Halkı 21 Mayıs 1864’ü hiçbir zaman unutmayacaktır. Her yıl yükselen bir bilinçle soykırımın bütün detaylarıyla aydınlanması için gereken iradeyi ortaya koyacak ve mücadeleyi sürdürecektir.
Bu mücadelenin amacı intikam değildir, adalettir. Çerkes halkının vahşice tahrip edilmiş olan geleceğinin yeniden kurulmasıdır.
Soykırımın cezai sorumluluğu; fiilen soykırımı yapanların olsa da, tarihi sorumluluk, Rus Çarlığının varisi olan Rusya Federasyonu’nundur.
Rusya Federasyonu bu mirasla yüzleşip, Rus Çarlığının yarattığı tahribatın telafisi için gerekeni yapmalıdır.
Bu büyük trajediye duyarsız kalmak, sanki hiçbir şey olmamış gibi davranmak ve inkar etmek modern bir devletin yapacağı iş değildir. Soykırımı inkar eden devlet gelecekte de böyle bir trajediye yol açmayacağına ilişkin güven vermemektedir. Bu şekilde davranan devlet ve yönetimler gelecekte de benzer trajedilere yol açabileceklerinin güvensizliğini yaratmaktadır.
Bu büyüklükteki bir trajedi karşısında hiçbirşey olmamış gibi davranmak trajediye neden olanlar ve trajedinin mağdurları için de gerçekçi, kabul edilebilir bir yaklaşım değildir. Bu şekilde davranmak sadece Çerkes Halkının geleceği için değil insanlığın geleceği için de umut kırıcıdır.
Çerkes Kültürü, barışçı ve insani değerler bakımından yüksek bir kültürdür. Çerkesler’i ve kültürlerini yok ederek insanlık adına elde edilecek hiçbirşey yoktur. Çerkes kültürünün yaşatılması sadece Çerkesler için değil, insanlık için de önemli bir kazanım olacaktır.
Buradan Rusya federasyonu’nun yöneticilerine sesleniyoruz.
Çerkes Soykırımını samimi bir şekilde tanıyınız.
Rus Çarlığı’nın işlemiş olduğu soykırım suçu nedeniyle Çerkeslerden özür dileyiniz.
Rus Çarlığı tarafından tahrip edilmiş olan Kafkasya ve Çerkes yurdunun yeniden ihyası konusunda üzerinize düşen sorumluluğu yerine getiriniz.
Soykırımın Çerkesler üzerinde yarattığı tahribatın telafisi için gerekli adımları atınız.
ÇOĞULCU DEMOKRASİ PARTİSİ
309